Alexander Calder, eserlerini telden üretmiş ve havada dengede durmada sağlama amacıyla ağırlıklandırmaya dayanan kinetik sanat eseri olarak da adlandırılan mobili bulmuştur. Kinetik sanatını kullanan Alexander Calder bu eserine süspansiyon sağlamak içinde bu sanatı kullanmıştır. Eserlerinde hareket sağlamak isteyen Calder bunun için öncelikle motor kullanmıştır. Fakat bu yöntemi kullanması çok uzun sürmediğinden yalnızca hava akımlarından faydalanarak eserlerine hareket kabiliyeti sağlamıştır.
Calder ilk hava akımından yararlanarak hareket sağlayan eserini Paris’te 1927’da hayata geçirmiştir. Heykeltıraş enselerinde hareketliliği ve metal kullanımını ilk kullanan kişi olmasa da bu alanda önde gelen isimlerden olmayı başarmıştır. Alexander Calder stabiller eserleri sadece olduğu yerde duran ve bulunduğu yere yerleşmiş heykellerdir. Genellikle bu heykellerin boyları devasa bir ölçekte olurdu. Cirque Calder adlı eserini etrafından bulduğu bir dizi malzeme ile ortaya çıkarıp etrafındaki arkadaşlarına gösteri yapardı. Sanatçı kısa bir süre sonra bu girişiminden aktif olarak mütevazi bir şekilde para kazanmaya başlayınca kariyerine alışılmışın dışında bir başlangıç yaptı.
Alexander Calder Hayatı
Amerikalı Calder 1898’ de Lawnton, Pennsylvania’ da doğmuştur. Heykeltıraşlık ile uğraşan sanatçı bir ailede dünyaya gelmiştir. Eğitimine kendi başına küçük yaşta başlamıştır. 1915’ den 1919’ a New Jersey’ deki Stevens Institute of Technology’ de eğitimini mühendislik alanında almıştır. Sonraki eğitimini 1923 – 1926 yılları arasında New York, Art Students League’ de çizim ve resim üzerine almıştır ve burada eğitim hayatına son vermiştir.
1926 – 1927 yılları arasında Paris’te yaşamını sürdüren Alexander Calder, ilk ahşap heykellerini burada hayata geçirerek ardından hareketli objelerini üretmeye başladı. Montparnasse’ de kurduğu stüdyoda Piet Mondrian ve Fernand Leger ile tanışıp yapımına başladığı hareketli objelerini geliştirdi.
1929’ un haziran ayında Paris’ ten New York’ a tekne ile dönerken Alexander Calder, yazar Henry James ve filozof William James’ in torunu olan gelecekteki eşi Louisa James ile tanıştı ve 1931 yılında evlilik kararı aldılar ve evlendiler. Hayatında gerçekleştirdiği ilk önemli sergisini Paris’ te 1931 yılında gerçekleştirdi. Bundan 2 yıl sonra Amerika’ya dönen sanatçı soyut dış mekân objelerini ve ilk büyük heykel çalışmalarını yapmaya başlamıştır. Kinetik sanatın öncülerinden gelen sanatçı arkadaşı Joan Miro ile çalışmalarında birçok ortak nokta bulunmaktadır.
II. Dünya Savaşı zamanlarında Alexander Calder orduda Deniz Kuvvetleri’ne katılmak istedi fakat bu talebi reddedilince eşiyle beraber bir süre Hindistan’ı dolaşmaya gittiler.
1963 yılında Fransa’da bulunan Saché vadisine bakan yeni atölyesine geçmeye karar verip, eserlerinin isimlerini Fransızca olarak adlandırmıştır. 1966 yılında Calder eşinin babası sayesinde resim örnekleri ile otobiyografisini yayımladı. Paris’te bulunan Galerie Maeght, 1950’de Calder’in özel bayisi olmuştur. Bunun yanında New York bayisi Curt Valentin’in 1954’te ansızın vefat ettikten sonra Calder Perls Galerilerinin yeni Amerikan satıcısı olarak seçti ve ittifakları Alexander Calder’in vefatına kadar devam etmiştir.
Alexander Calder Eserleri
Alexander Calder bir tavsiye sayesinde 1926 yılında mekanik oyuncaklar yapımına başladı. Calder arkadaşı Jose de Creeft’in ısrarı sayesinde oyuncakları Salon des Humoristes’e sunmuştur. Alexander Cirque Calder’ın yapımına tel, kumaş, plastik, ip ve diğer malzemelerin bulunduğu sirki hayata geçirmeye başladı. Eseri taşınabilir olarak tasarlayan Alexander Calder sirki Atlantik’in iki yakasında da sunmuştur. Bu eseri kısa sürede Paris avangardıyla popüler olmayı başardı. Bir yandan telden heykel anlayışını icat etti ve uzayda çizim olarak anılan stil, 1929’da ilk kişisel sergisinde Galerie Billiet’te halkın gözleri önüne serdi. Yaptığı serginin kataloğun önsözünü Montparnasse kafelerinden olan arkadaşı ressam Jules Pascin yazmıştır. 1930’da Piet Mondrian’ın stüdyosuna yaptığı ziyaretinde enstalasyon alanından ortamdan etkilenmiş, zaten eğilimi olduğu soyut sanatını geliştirmeye başlamıştır.
1931’den kalma motorla çalışan hareketli parçalardan oluşan heykelleri, Marcel Duchamp tarafından Mobil olarak adlandırılmaya başladı. Eserlerdeki hareket ve güdü anlamına gelen Fransız kelime oyunudur. Alexander Calder motorlu işlerin öngörülen hareketlerini monoton hale geldiğini görünce 1932’de ulaştığı çözüm yolu dokunma veya hava akımlarından faydalanan asıl heykelleriydi. Bu eserlerini 1934’te açık havada harekete geçirilen dış mekân parçaları takip etti. Rüzgâr cep telefonları, ufak bir akımla beraber hareket eden döner çubuklar üzerinde çok hassas bir biçimde dengelenmiş soyut şekillere sahipti. Bu sayede formların ve mekansal bağların doğal değişen oyununa müsaade etmekteydi.
Alexander Calder dış mekân çalışmalarını daha küçük eserleriyle aynı teknikleri izleyerek 1934’te Roxbury, Connecticut stüdyosunda gerçekleştirdi. İlk ayakta duran cep telefonları eseri zarifçe esintiler sayesinde ahenkle hareket ediyor, doğal ritimlerde sallanıyor ve dönüyordu. İlk başlardaki dış mekân çalışmaları hava şartları için hassas olduğundan dolayı üretim sürecinde kendini yeniden düşünmeye adadı. Çalışma yöntemlerini değiştiren Alexander Calder 1936’da eserlerini anıtsal boyutlara geçirmiş, çizimlerinde daha küçük ölçekli maketler oluşturmaya başlamıştır. Calder tarafından başlı başına bir eser haline gelen maket yapımını anıtsal heykel oluşumunun başı olarak görmüştür. Babası ve dedesinin de dahil olmak üzere kullandığı geleneksel heykeltıraşların klasik büyütme tekniklerini kullandı. Çizdiği tasarımlarını Kraft kâğıda çizen yazar, bir ızgara kullanarak büyütmüştür. Büyük ölçekte uyguladığı tasarımları tam özelliklerine göre yaratmıştır. Gerekirse de şekil veya çizgi düzenleme özgürlüğüne de onay verdi. 1985 yılında inşa edilen 35 ton ağırlığındaki devasa metal levha projesini hayata geçirmiştir.